31 Ekim 2011 Pazartesi

Kombin No:1





Bugünkü kıyafetlerim.Elbise deri görünümlü ancak gerçek deri değil.

Elbise:Codentry(Adil Işık)
Bot:Deichmann

29 Ekim 2011 Cumartesi

Kendi Yaptığım Düğmeden Küpeler

Evde çok fazla düğmeniz varsa bunları nasıl değerlendirebilirsiniz?Bunun pek çok yolu var.Bu yollardan bir tanesi de onları küpeye dönüştürmek.Ben elimdeki çift sayıdaki pek çok düğmeyi küpeye dönüştürdüm.Küpesiz çıkmayanlardanım:)Böylece de elimde çok çeşitli,pek çok kıyafetle rahatlıkla kombinlenebilecek bir sürü küpem oldu:)

 
Özellikle vintage görünümlü düğmelerden yapılan küpeler harika oluyor.Yapım teknikleri de çok basit.Düğmenin arkasının şekline göre yapım şekli de değişiyor.

Mor küpe gibi olanlarda mesela sadece ucuna minik bir boncuk taktığım toplu iğneyi geçirdim ve pense ile  kıvırdım,ucunu kesip törpüledim.Bir de yatay bir şekilde kıvırdım,dik değil,çünkü diğer türlü tecrübelerime göre düğme büyük olduğundan ağırlık yapıyor ve  düzgün durmuyor.

Bazılarında da keçe ya da deriye toplu iğneyi geçirip japon yapıştırıcısı ile düğmenin arkasına yapıştırdım.Japon yapıştırıcısı çok sağlam yapıştırıyor,ancak tabi ki çok kuvvetli bir yapıştırıcı olduğundan onunla çalışırken oldukça dikkatli olmak gerekiyor,fazla sürmemeli,hemen yapıştırıp bastırmalı.Ayrıca keçeye dökülünce de tepkimeye girip duman çıkartabiliyor,o yüzden azar azar ve yavaş yavaş dökmeli.

Bu tür toplu iğne ile yapılan küpelerde ucunu kesip törpüledikten sonra bir de şeffaf oje geçerseniz sonuç çok iyi oluyor.

28 Ekim 2011 Cuma

Aykırı Yaşlılar



Deli Anne'nin bloğunda gördüğüm ayın blog tanıtımı.O kadar hoşuma gitti ki ben de paylaşmak istedim.Bizim ülkemizdeki yaşlandıkça silikleşen,özensizleşen insanların aksine;bu sitedeki yaşlılar yaşam dolular.Rengarenk giyimleri,farklı tarzları ve bunları yaşlarının olgunluğunu yadsımadan doğallıkla taşıyışları harika.Her zaman insanın kendi özgünlüğünü koruması gerektiğine inanan ben, bu sitedeki fotoğraflara bayıldım.

BAŞLIKSIZ


Depremde ölenlere Allah'tan rahmet,yakınlarına ise başsağlığı diliyorum.Ayrıca şu an orada çok zor şartlar altında ayakta kalmaya,toparlanmaya çalışan vatandaşlarımızın ise Allah yardımcısı olsun.

22 Ekim 2011 Cumartesi

Ne desem az gelir....Ne desem içimdeki nefreti anlatamaz...


Terör...O hayatlarının daha baharında,gencecik şehit edilen kardeşlerimiz...Daha gencecikler yaa,küçücükler...Hayatta daha ne hedefleri,ne hayalleri var...Ve bizim rahat yaşamamız,bu vatanın sağ olması için canlarını veriyorlar...Hayatları tabir-i caizse daha başlamadan bitiyor...

Ve bir taraftan da şerefsizler var,insan olmayan adi yaratıklar,ne desem onlara nefretimi ifade edemem.Bu vatanın ekmeğini yiyip,imkanlarından faydalanıp;ona ihanet eden,hepimizi arkamızdan vuran kancıklar...Öylesine midem bulanıyor ki onları düşününce...O çirkin renkli bayraklarını,o suratsız bebek katili apolarını,o gerilla kıyafetlerini...Herşeylerinden iğreniyorum...

Ne denir ki bu durumda...Ne dense az gelir,o yüzden en iyisi belki de hiçbirşey dememektir.Ama gene de tutamadım kendimi,karaladım bir kaç satır,orası ayrı...

Lanet olsun teröre!!!

Klişe bir ayakkabıdan klasik bir ayakkabıya...


Bu deseni pek çoğunuz bu sezon modasından hatırlıyorsunuzdur.Ben bu ayakkabıyı Nisan 2011 gibi almıştım ve o zaman daha popüler değildi bu desen.Ayakkabıyı görür görmez"Aa,ne tatlı renkler!"dedim ve deneyip hemen aldım.Ama sonradan bu kadar yaygınlaşıp popülerleşince bende bir soğuma oldu ayakkabıya karşı...Ve ben de ne yapabilirim,bu ayakkabıyı değiştirebilir miyim derken...
Ayakkabının üst yüzeyi kumaştan olduğu için burada kumaş boyası imdadıma yetişti.Hem tam kapatıcılık açısından,hem de bu aralar siyah bantlı bir ayakkabım olmadığından siyaha boyayım dedim.Çok da iyi ettim bence:)Siz ne dersiniz? 

Yenilenmiş Atölye Önlüğüm



Daha önce bahsetmemiştim sanırım,ben bir El Sanatları Öğretmeniyim ve Zihinsel Engelli çocukların eğitim gördüğü bir okulda çalışıyorum.Öğrencilerim hafif düzeyde zihinsel engelliler ve 16-23 yaş aralığındalar.Atölyede öğrenciler bir yandan galoş yapıyorlar,bir yandan da ben bireysel eğitimle onlara basit düzeyde el becerileri öğretiyor ve onların da yardımıyla satılıp geliri okulumuz için kullanılmak üzere bazı el işi ürünler yapıyorum.Kendi bazı ürün tasarımlarımı ise evde yapıyorum.


Evet,kendim hakkında bu önbilgiden sonra gelelim atölye önlüğüme...:)Bu aralar atölyede daha çok boya işleri yapıyoruz ve devamlı önlük giyilmesi gerekiyor.Benim önlüğümün ise bazı yerleri boya olmuştu ve bu da kötü bir görüntü oluşturuyordu.Ben de oldu olacak,nasılsa önlük daha da boyanacak,kumaş boyalarıyla boya dökülmüş ve de  sıçramış gibi rastgele desenler yapayım,en baştan kirlensin dedim.Hem de böylece bir tarz kazansın:)Aldım elime fırçayı ve bir oraya,bir buraya....:)Ve ortaya bu sonuç çıktı...

18 Ekim 2011 Salı

Bir Yalnız Kovboy,Ben...


RedKit gibi hissediyorum kendimi…Bir yalnız kovboy…Yalnız ama mutlu yalnızlığından…Kasaba kasaba geziyor durmadan atı Düldülün üzerinde…Tüm gün dalton kovalıyor,türlü maceralar yaşıyor ancak gün biterken yanında sadece köpeği Rintintinle, ”yalnız kovboy” şarkısını mırıldanarak  sürüyor atı Düldülü batan güneşin kızıllığı üzerine…Ufukta yeni kasabalar,yeni maceralar…Ve bir yalnız kovboy..İnsanlar arasında ama yalnız…Yalnız ama mutlu yalnızlığından…

16 Ekim 2011 Pazar

İhtiyarın Torbası...



Akşamüstü...Güneş çoktan terketmiş semayı..Ve şehrin tek tük insanların geçtiği ara sokaklarının birinde,ihtiyar bir adam boşalttığı işporta tezgahının üstünü örtmekle meşgul...
Hareketleri yavaş,dudağının ucunda küçücük kalmış sigarası,boş gözlerle dumanını üflüyor gitgide kararan gökyüzüne karşı...
Gün bitmiş,kazandığı cebinin en dibindeki şıkırdayan bozuk paralarla birkaç buruşuk kirli kağıt paradan ibaret..
Tezgahtan toplananlar büyük siyah bir poşetin içine konmuş,adam poşeti vuruyor sırtına,istikamet ev,ağzında sigaranın verdiği acı tat..
İşte bütün hepsi bu...Torbada günden geri kalanlar,yüzünde hazin bir gülümseme oluşturan bir günlük hasılat..
Yorgun bir ihtiyar,ki bildiği sabretmek,çalışmak ve kanaat,
Onun yorgun göz bebeklerinde sıkışıp kalmış koca bir hayat…

Üzerinde Düşünmeye Değer...

Herkesin üç kişiliği vardır.Ortaya çıkardığı,sahip olduğu,sahip olduğunu sandığı...

14 Ekim 2011 Cuma

Yılan Anahtarlık!


Bu güzel yılan derisini malzeme olarak  ilk gördüğümde aklıma ne geldi dersiniz?Düz manasıyla,yılan,evet!İki yanına minik gümüş taşlar yapıştırarak göz oluşturdum,kırmızı deriden bir de çatallı dil ve işte küçük sevimli yılanım,şimdi anahtarlığımı süslüyor!:)

Asi Punk Taç Böyle Olur!



Bu taç bir saç tokamdan yapıldı.O haliyle biraz kullanışsız bulduğum için onu bozdum,düz sade ama hafif enli bir tacın üstüne burarak silikonla yapıştırdım.Ve uçlarını serbest bıraktım.Siyah saçlarda,dağınık çılgın bir topuzla güzel duracağını düşünüyorum.Ne dersiniz?
 
HAYALLER OLMADAN BİZ NEYİZ Kİ? - Blogger Templates, - by Templates para novo blogger Displayed on lasik Singapore eye clinic.